MİLLİ EGEMENLİĞİN TEMELİ: 23 NİSAN VE ATATÜRK’ÜN VİZYONU
.
BORA KAŞLI
-
HER milletin tarihinde dönüm noktaları vardır. Bizim tarihimizde ise 23 Nisan 1920, sadece bir meclisin açılış tarihi değil; millet iradesinin, bağımsızlık tutkusunun ve çağdaş bir geleceğe yürüyüşün ilanıdır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisi, yüzyıllar süren monarşik düzenden halkın egemenliğine geçişin en somut adımıdır.
O gün, işgal altındaki bir ülkede halkın temsilcileri bir araya gelerek “Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir” şiarını haykırdılar. Bu cümle, sadece bir söz değil; yeni Türkiye’nin temeli, yeni bir yönetim anlayışının manifestosuydu.
Atatürk, 23 Nisan’ı sadece bir meclisin kuruluş günü olarak görmedi. Bu günü çocuklara armağan ederek aslında gelecek kuşaklara verdiği değeri, demokrasinin ancak bilinçli bireylerle yükseleceğini ortaya koydu. Çünkü çocuklar, bir milletin umudu, yarının liderleri, bugünün sorumluluğudur.
Bugün, 23 Nisan’da çocuklarımız sadece bayram kutlamıyor; aynı zamanda kendilerine emanet edilen bu vatanın kıymetini öğreniyor, özgürlüğün ve demokrasinin anlamını kavrıyorlar.
TBMM’nin 105. yılına yaklaşırken, hâlâ Atatürk’ün çizdiği o yol haritasına ne kadar sadık kaldığımızı sorgulamak zorundayız. Demokrasi, halkın sesini duymak, adaleti sağlamak, özgürlükleri korumakla mümkündür.
23 Nisan, bize hem bir geçmişi hatırlatır hem de bir geleceği emanet eder. O emanete layık olabilmek için Atatürk’ün ilke ve inkılaplarına sarılmak, milli egemenliğin sadece sözde değil, özde yaşandığı bir Türkiye için çalışmak gerekir.
Bugün, o meclisin duvarlarında yankılanan “Milletin bağımsızlığını yine milletin azmi ve kararı kurtaracaktır” sözü hâlâ geçerli. Ve bizler, bu azim ve kararlılıkla her 23 Nisan’da bir kez daha söz veriyoruz: Bu emaneti, gelecek nesillere onurla taşıyacağız.
