19 Eylül 2024 - Perşembe

NARİN OLAYI VE TOPLUMSAL ŞİDDETLE MÜCADELE

.

Yazar - BORA KAŞLI
Okuma Süresi: 6 dk.
296 okunma
BORA KAŞLI

BORA KAŞLI

-
Google News

SON dönemde Türkiye'yi derinden sarsan "Narin olayı," kadına yönelik şiddetin ve feodal mahalle baskısının şiddetinin bir kez daha gözler önüne serildiği acı bir örnek oldu. Bu tür olaylar, yalnızca bireysel bir trajedi olarak ele alınmamalı, aynı zamanda toplumsal dinamikler ve bu dinamiklerin şekillendirilmesinde kritik rol oynayan eğitim sistemi de sorgulanmalıdır. Eğitim sistemi, bireylerin sadece akademik bilgiye değil, aynı zamanda etik değerlere, toplumsal normlara ve insan haklarına dair bilinçlenmesine hizmet eder. Ancak Narin gibi olaylar, bu konuda eksik kaldığımızı açıkça göstermektedir.

 

 1. Eğitim müfredatlarında insan haklarının önemi

Eğitim müfredatlarında kadınların rolü, toplumsal cinsiyet normları ve kadın hakları üzerine yeterli bir bilinçlendirme bulunmamaktadır. Okullarda verilen eğitim, çoğu zaman geleneksel ataerkil kalıpların pekişmesine neden olmakta ve bu kalıplar, çocukların erken yaşta cinsiyetçi tutumlar geliştirmesine yol açabilmektedir. Narin’in yaşadığı şiddet, bunun doğrudan bir yansımasıdır. Olayın kökeninde, kadınların toplumda güçsüz ve ikinci planda görüldüğü bir zihniyet yatmaktadır. Bu zihniyetle mücadele etmenin en güçlü yolu, eğitimdir.

Eğitim sisteminin kadın-erkek eşitliğini temel alan bir yaklaşımla şekillendirilmesi gerekmektedir. Öğrencilere, kadınların toplumda eşit haklara sahip olduğu ve her türlü ayrımcılığa karşı durulması gerektiği öğretilmelidir. Müfredatın bir parçası olarak eşitliği, insan hakları ve şiddetle mücadele gibi konuların etkin bir şekilde ele alınması, genç nesillerin bu bilince sahip olarak yetişmesini sağlayacaktır.

                            

2. Şiddetle Mücadelede Eğitimin Önemi

Aile içi şiddet ve kadın cinayetleri gibi olaylar, toplumun şiddeti bir çözüm aracı olarak görme eğiliminde olduğunun göstergesidir. Bu kültürel eğilimi değiştirmek, uzun vadeli bir toplumsal dönüşümü gerektirir ve bu dönüşümün en önemli ayağı eğitimdir. Narin olayı, şiddetin ne denli köklü bir sorun olduğunu ve toplumda nasıl normalleştiğini gözler önüne sermiştir. Bu tür olayların önlenmesinde eğitim sistemine büyük bir görev düşmektedir. Şiddetin köküne inilmesi ve bu döngünün kırılması için okullarda etkin bir bilinçlendirme süreci başlatılmalıdır.

 

 3. Öğretmenlerin Rolü ve Sorumluluğu

Eğitim sistemi içinde en büyük sorumluluklardan biri öğretmenlere düşmektedir. Öğretmenler, sadece bilgi aktaran kişiler değildir; aynı zamanda öğrenciler için birer rol model ve rehberdir. Narin gibi olayların yaşanmasının önlenmesinde öğretmenler, öğrencilere doğru değerleri aşılayarak önemli bir rol oynayabilirler. Ancak bunun için öğretmenlerin şiddetle mücadele ve insan hakları konularında yeterli bilgiye ve farkındalığa sahip olması gerekmektedir.

Akran zorbalığı (peer bullying), özellikle erkek çocuklarının sosyalizasyon süreçleri üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Erkek çocukları genellikle “koçum, aslanım” gibi ifadelerle büyütülüyor, bu da onlara belirli bir güç ve sertlik atfetme eğilimini ortaya çıkarıyor. Bu kültürel söylemler, erkeklerin duygularını bastırmalarını ve “zayıflık” olarak algılanan hassasiyetleri göstermemelerini teşvik ediyor. Bu konudaki bilinçlenmede eğitim sistemine ve öğretmenlere büyük görevler düşüyor.

Bu bağlamda, öğretmenler için şiddetle mücadele konularında sürekli mesleki gelişim programları düzenlenmelidir. Öğretmenlerin, sınıflarında cinsiyetçi tutumlar veya şiddet içeren davranışlar gördüklerinde bunlara anında müdahale edebilmeleri, öğrenciler üzerinde kalıcı bir etki yaratacaktır. Ayrıca, şiddete maruz kalan öğrencilerin ya da ailelerinde şiddet gören bireylerin fark edilmesi ve bu çocuklara gerekli psikolojik desteğin sağlanması da öğretmenlerin sorumluluğu altında olmalıdır.

 

 4. Aile ve Okul İşbirliği

Okullar, ailelerle işbirliği yaparak çocukların bu tür olaylara karşı daha bilinçli ve donanımlı bir şekilde yetişmesini sağlayabilir. Aile eğitim programları özellikle akran zorbalığı ve şiddetle mücadele konularında düzenlenmeli, velilere çocuklarıyla bu tür konuları nasıl konuşacakları öğretilmelidir. Özellikle erken yaşlardan itibaren kadın erkek eşitliği ve şiddetsiz bir yaşam anlayışının hem okul hem de ev ortamında pekiştirilmesi, uzun vadede toplumsal dönüşümün önünü açacaktır.

 

 5. Psikososyal Destek ve Rehberlik Hizmetlerinin Güçlendirilmesi

Narin olayı gibi travmatik olaylar, hem mağdurlar hem de toplumsal olarak geniş bir etki yaratır. Eğitim sistemi içinde, öğrencilerin bu tür olaylara karşı psikolojik olarak daha dirençli hale gelmesi ve travmalarla başa çıkma becerilerini geliştirebilmesi için psikososyal destek hizmetleri sunulmalıdır. Okullarda rehberlik hizmetleri, öğrencilerin ruhsal sağlıklarını koruyacak ve şiddetle başa çıkma yollarını öğretecek şekilde yeniden yapılandırılmalıdır. Rehberlik servisleri, şiddet mağduru olabilecek öğrencilerin ya da şiddete tanık olan bireylerin tespit edilmesi ve gerekli müdahalelerin yapılması konusunda aktif bir rol oynamalıdır. Aynı zamanda, okullarda psikolojik danışmanlar aracılığıyla, öğrencilerin duygusal ve sosyal gelişimlerine yönelik programlar düzenlenmeli, böylece daha sağlıklı bireyler yetiştirilmelidir.

Narin olayı, eğitim sistemimizin toplumsal şiddetle mücadelede daha etkin bir rol oynaması gerektiğini bir kez daha göstermiştir. Eğitim, sadece akademik başarı için değil, aynı zamanda toplumsal değerlerin inşa edilmesi ve bireylerin şiddet içermeyen, eşitlikçi bir dünyaya hazırlanması için de kullanılmalıdır. Kadına yönelik şiddet ve çocuk istismarı gibi olayların önüne geçmek için kadın erkek eşitliği ve şiddetsiz yaşam anlayışı, eğitimin her seviyesinde öncelikli bir konu haline getirilmelidir. Bu dönüşüm, ancak eğitimde köklü bir reform ve toplumun tüm kesimlerinin katılımıyla mümkün olacaktır.

#
Yorumlar (1)
Tülay Gönül
20.09.2024 00:32
Her türlü toplumsal şiddetle mücadele yollarını anlaşılır bir dille ifade edilmiş. Emeğinize sağlık Sayın Bora Kaşlı
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.