SAMİMİYET!
.
BORA KAŞLI
-BİR dostun sıcak gülümsemesi, komşunun sabahki içten selamı, iş arkadaşınızın size sormadan kahve getirmesi… Ne kadar uzak geliyor değil mi? Günümüz insanının belki de en büyük kaybı, samimiyeti artık hayatının doğal bir parçası olarak hissedememesi. Peki, ne oldu da bu kadar uzaklaştık bu insani erdemden?
Teknoloji çağında yaşıyoruz; iletişim araçları elimizin altında, her şey çok daha hızlı, çok daha kolay. Ancak bir gariplik var: Birbirimize ulaşmamız kolaylaşırken, birbirimize dokunmamız giderek zorlaşıyor. WhatsApp mesajları, sosyal medya beğenileri ya da kes, kopyala, yapıştır şeklinde gönderilen zincir mesajlar… Gerçekten samimiyetin yerini tutuyor mu bunlar?
Samimiyet, kelimelerin ötesine geçen bir sıcaklık ve içtenliktir. İnsanların birbirine gerçekten değer verdiğini, anladığını ve önemsediklerini hissettikleri bir bağdır. Ancak bu bağ, modern yaşamın hızında kaybolmaya yüz tuttu. İş hayatının rekabetçi ortamı, toplumsal statü kaygıları ve görünürde “mükemmel” olma arzusu, insanlar arasında maskelerin çoğalmasına neden oldu. Artık insanlar, oldukları gibi görünmek yerine, başkalarının görmek istediği gibi görünmeye çalışıyorlar.
Bir diğer sebep de bireyselleşmenin aşırı boyutlara ulaşması. Herkes kendi derdinde, kendi hayalinin peşinde, kendi telaşında. Hal böyle olunca, bir başkasının ne hissettiği, ne yaşadığı ya da neye ihtiyacı olduğu kimsenin umurunda olmuyor. Oysa samimiyet, yalnızca bir “ben” meselesi değil, bir “biz” meselesidir.
Peki, çözüm nedir? Öncelikle kendimize şu soruyu sormamız gerekiyor: Ne zaman birine son kez içten bir şekilde “Nasılsın?” dedik ve gerçekten cevabını merak ettik? Samimiyet, büyük jestlerle değil, küçük ama anlamlı adımlarla başlar. Göz teması kurmak, gerçekten dinlemek, yapmacık nezaket yerine içten bir ilgi göstermek… İşte bunlar, insan ilişkilerinde yeniden bir yakınlık ve sıcaklık yaratabilir.
Belki de en önemlisi, önce kendimize karşı samimi olmayı öğrenmeliyiz. Hayattan ne istediğimizi, ne hissettiğimizi ve kim olduğumuzu dürüstçe kabul edersek, başkalarına karşı da aynı dürüstlükle yaklaşabiliriz.
Günümüz dünyasında samimiyet, lüks bir özellik gibi algılanıyor olabilir. Ama unutmayalım, insanlık dediğimiz kavramı ayakta tutan da bu içtenliktir. Maskeleri çıkarıp, insan olduğumuzu hatırlamak gerek. Belki o zaman sabah kahvenizi getirirken size gülümseyen bir arkadaşın sıcaklığını yeniden hissedebilirsiniz.
Samimiyetsizliği besleyen değil, samimiyeti yeşerten bir dünya dileğiyle…