HAYATIN İÇİNDE UNUTTUĞUMUZ KENDİMİZ
.
BORA KAŞLI
-MODERN yaşamın karmaşası ve hızla akan zamanın içinde, çoğu kez farkına varmadan kendimizi unuturuz. Sabah erkenden kalkıp iş, okul ya da sosyal sorumluluklarla dolu bir günün içine dalarken, kendi iç dünyamızdan uzaklaşırız. Bu yoğun koşturmacanın içinde, ne zaman bir durup kendimizi dinlediğimizi sorsak, çoğu zaman cevapsız kalırız. Peki, kendimizi neden bu kadar kolay unuturuz? Ve bu unutmuşluk, hayatımıza ne tür etkiler bırakır?
Günlük Yaşamın Koşuşturması
Günümüz toplumu, sürekli bir şeyler başarma ve üretme odaklı bir yapıya sahip. İş yerinde başarılı olma, sosyal çevrede kabul görme, maddi kazanç elde etme gibi hedefler, kişisel ihtiyaçlarımızın önüne geçebiliyor. Bu hedefler, kısa vadede bize tatmin sağlayabilir, ancak uzun vadede içsel huzur ve dengeyi sağlamaz. Kendimizi unuttuğumuz bu süreçte, bir süre sonra yaşamımızın sadece dış dünyaya yönelik taleplerle şekillendiğini fark ederiz.
Kendini Unutmanın Belirtileri
Kendimizi unuttuğumuzda, genellikle duygusal ve fiziksel bazı belirtiler ortaya çıkar. Sürekli bir yorgunluk hissi, motivasyon kaybı, içsel boşluk ve hatta zaman zaman depresif ruh hali bu belirtiler arasındadır. Hayattan zevk alma duygusu azalır ve sadece “yapılması gerekenler” listesiyle yaşayan birine dönüşürüz. Oysa insan, sadece işlevsel bir varlık değildir; duygusal, zihinsel ve ruhsal ihtiyaçları da vardır.
Kendimize Dönmenin Önemi
Kendimizi bulmak, bir lüks ya da egoist bir arayış değil, aslında bir gerekliliktir. Çünkü ancak kendimizle barışık olduğumuzda, dış dünyayla da sağlıklı ilişkiler kurabiliriz. İçsel dünyamıza döndüğümüzde, hayatta gerçekten ne istediğimizi, bizi neyin mutlu ettiğini ve hangi değerlerin bizim için vazgeçilmez olduğunu keşfederiz. Bu, dış dünyanın taleplerine körü körüne boyun eğmek yerine, daha bilinçli ve dengeli bir yaşam sürmemizi sağlar.
Kendimizi Hatırlamak İçin Neler Yapabiliriz?
•Farkındalık Pratikleri: Gün içinde kısa süreli meditasyon, nefes egzersizleri ya da sadece sessiz kalıp düşünceleri izlemek bile, kendimizle yeniden bağ kurmamıza yardımcı olabilir.
•Dijital Detoks: Teknoloji, dikkatimizi sürekli dış dünyaya yönlendiren bir araç. Zaman zaman telefon ve bilgisayar kullanımını sınırlandırarak içsel dinginliğe ulaşabiliriz.
•Hobiler ve İlgi Alanları: Kendimizi en çok unuttuğumuz anlardan biri, sadece zorunluluklara odaklandığımız zamanlardır. Oysa hobiler, bizi yeniden hayata bağlar ve kişisel tatmin sağlar.
•Doğayla Bağ Kurmak: Doğa, insanın kökeniyle buluştuğu bir yer. Yürüyüş yapmak, deniz kenarında zaman geçirmek ya da sadece doğayı izlemek, zihinsel bir yenilenme sağlar.
•Duygusal Farkındalık: Gün içinde nasıl hissettiğimizin farkına varmak, duygularımızı kabul etmek ve onlarla yüzleşmek, kendimizle kurduğumuz bağı güçlendirir.
SİHİRLİ FORMÜL: ENDİŞESİZLİK
Hayatın içinde kendimizi unuttuğumuzda, aslında en değerli varlığımızı, yani kendimizi ihmal ederiz. Ancak bunu fark ettiğimiz anda, yeniden kendimizle bağ kurmak ve hayatı daha anlamlı bir şekilde yaşamak mümkündür. Kendi iç dünyamıza döndüğümüzde, sadece daha mutlu ve dengeli bir birey olmaz, aynı zamanda çevremize de daha olumlu ve yapıcı bir enerji yayarız. Kendimizi hatırlamak, hayatın yoğunluğunda kaybolmamak için atacağımız en önemli adımlardan biridir. Mutlu olmak kendimizi bulmanın en önemli aşamasıdır. Mutluluğu aramak diye bir laf vardır, arayıp da bulan işitilmemiştir. Mutluluk üzerine bu kadar düşünmek bu kadar çaba göstermek de bir hırs değil midir? Hem mutluluk dediğimiz nedir? Tove Jansson'ın "Büyücünün Şapkası" adlı kitabında geçer: “Gözlerini kısarak güneşe baktılar. Altlarından akan nehrin suları berraktı. Endişesiz ve mutluydular.”
Galiba Schnitzler'in dediği "işte bu, saadetin ta kendisiydi" şey budur sevgili okur: Endişesizlik...