ATATÜRK’ÜN YOL GÖSTERİCİLİĞİ

ATATÜRK, Türk milletinin biriktirdiği yeteneğin belli bir tarihsel süreçte ortaya çıkmasıdır. Atatürk, Türk milletinin devrimci birikiminin ve yeteneklerinin kaşifidir ve önderidir. Atatürk, hiç kuşkusuz 20. yüzyılın ve insanlık tarihinin en büyük önderlerinden biridir. En önemlisi Türk milletinin yapabileceklerinin sınırlarını zorlamıştır. Ayrıca Atatürk, Türk milletini tarih sahnesine çıkartan önderliğiyle Atatürk oldu. Burada tarihi yapan esas etken, Türk milletinin gücüdür. Mustafa Kemal Atatürk ise o gücün ateşleyicisi ve yöneticisidir.

Atatürk’ün çocukluğundan başlayarak hayatını incelediğimiz zaman, aile ocağında, Manastır İdadisi’nde, Harbiye’de, Suriye’de, Selanik’te, Trablusgarp‘ta, Çanakkale’de, Bitlis’te, Diyarbakır’da, Erzurum’da, Sivas’ta, Ankara’da, Sakarya’da, Kocatepe‘de, İzmir’de, Cumhuriyet Devriminde, yaptığı her işte ve iş yaptığı her yerde, Türk milletinin yetenekleriyle, pratik zekasıyla, fedakârlığıyla, kahramanlığıyla, paylaşma kültürü ile ve dayanıklılığıyla buluştuğunu saptarız. Atatürk, Türk milletinin imparatorluk mirası ve Namık Kemallerden gelen çağdaş devrim mücadelesi içinde Atatürk olmuştur. Onun düşüncelerini ve eylemini besleyen kaynak, içinde yaşadığı devrimci süreçtir ve aynı zamanda Türk milletinin tarihin derinliklerinden gelen başı dik yaşama, örgütlenme ve silahlı mücadele birikimidir.

 Atatürk’ün kendisi de başardığı işlerin “Türk milletinin eseri” olduğunu belirtmiştir. İtimatnamesini sunan Fransız Büyükelçisi Kammer’in konuşmasına şu yanıtı verir:” Türkiye’deki şahsi eserimi ifade eden pek nazik sözlerinizden dolayı bilhassa teşekkür ederim ancak bu eser bütün büyüklüğü ile ferdi olmakla gurur duyduğum millete aittir.” Mustafa Kemal Atatürk, kahramanlar ile o kahramanları yaratan millet arasındaki ilişkiyi şöyle vurgular: “İfade olunan bütün takdirler, benim şahsımdan ziyade, beni de başında bulundurduğunuz kahraman Türk ordularının yüksek kumanda ve subaylar heyetlerine ve fedakâr askerlerine, en nihayet bütün bu kahramanların anası, babası, velinimeti olan büyük Türk milletine aittir.”

Hemen belirtelim, Atatürk bu sözleri alçakgönüllülük kaygısıyla söylemiş değildir. Devrim önderleri ile tarihi maddesini oluşturan toplum arasındaki bağın bilincinde olan bir tarih felsefesine sahipti.

Atatürk’ü oluşturan etkenler tarihin içindeydi. Türk milletinin 19 ve 20. yüzyıllardaki tarihsel süreçleri dışında bir Atatürk yoktur. Bu açıdan Atatürk, Türk milli demokrasi devriminin ve imparatorluklar birikiminin ürünüdür ve doruğudur.

Plehanov’a göre, bireylerin özellikleri ne olursa olsun, var olan ekonomik ilişkiler üretici güçlerin durumu ile uyum içindeyse, bu ilişkileri ortadan kaldıramaz. Ancak üretim ilişkileri ile üretici güçler arasında bir uyum yoksa yani üretim ilişkileri üretici güçlerin gelişmesinin önünü tıkıyorsa, bireylerin güçlü özellikleri ya da o özellikleri bünyesinde taşıyan öncü örgütlenmenin yetenekleri tarihsel gelişmede belirleyici bir rol oynayacaktır. Bir başka ifadeyle, o öncü örgütlenmenin tarihsel gelişmede belirleyici bir rol oynaması sadece bu koşullarda mümkündür. Bireyin kişilik özelliklerinin tarihi etkisinin kuvvetli olduğu süreçlerde, bu özellikler, toplumsal güç ilişkileri ile genel tarihsel koşulların seyri ile ve toplumsal örgütlenme biçiminin etkisi ile uyumludur. Yani tarihsel koşullar elverişli ise, o tarihsel koşulları yakalayabilen ve doğru rotada ilerletebilen, bireyin güçlü kişilik özellikleridir. Atatürk, bu konuda, tarihteki en özgün örneklerden biridir. 30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun. Önderliğiyle bu zaferin kazanılmasını sağlayan büyük önder Mustafa Kemal Atatürk ve bütün şehitlerimizi saygıyla anıyoruz.