KARTALKAYA’DAKİ YANGININ ARDINDAN TOPLUM PSİKOLOJİSİ
.

BORA KAŞLI
-GEÇTİĞİMİZ günlerde Bolu Kartalkaya’da meydana gelen otel yangını, hepimizi derinden sarstı. Kaybettiğimiz 79 vatandaşımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı diliyorum. O anki alevlerin sıcaklığı sadece oradaki oteli değil, bizlerin zihnini ve duygularını da yakıp geçti. Turizm açısından önemli bir merkezde yaşanan bu felaket, güvenlik tartışmalarından çevresel duyarlılığa, bireysel travmalardan toplumsal dayanışmaya kadar birçok meseleyi yeniden gündeme getirdi.
YANGIN ANINDA TOPLUMUN TEPKİSİ
Haberin yayılmasıyla birlikte insanların verdiği ilk tepkiler, korku ve şaşkınlık oldu. Yangının kontrol altına alınması için verilen mücadele, toplumun ekran başında endişeyle takip ettiği bir “drama” dönüştü. Ancak korkunun yerini hızla bir başka duygu aldı: Dayanışma.
Gerek sosyal medyada gerekse sahada bölge halkının ve yetkililerin el ele vererek yangınla mücadele ettiğini gördük. İnsanlar oteldeki konukların tahliyesi için seferber oldu. Bu, toplum olarak kriz anlarında ne kadar güçlü bir refleks geliştirdiğimizi bir kez daha gösterdi.
GÜVENLİK VE GÜVENSİZLİK
Bu tür olaylar, bireylerin güvenlik algısını ciddi anlamda etkiler. “Ya orada biz olsaydık?” ya da “Bir daha böyle bir yere gitmeye cesaret edebilir miyim?” gibi sorular, insanların zihnini kurcalamaya başladı. Yangının çıkış nedeninin ihmalle bağlantılı olduğu iddiaları, güvenlik önlemlerinin yeterliliğini sorgulayan bir kamuoyu yarattı.
Bu noktada toplumun aklındaki soru şu: Neden böyle olaylar önlenemiyor? İşte tam da burada kurumsal şeffaflık ve profesyonellik devreye girmeli. İnsanların güvenini yeniden kazanmak için, alınan önlemler açıkça paylaşılmalı ve varsa ihmallerin sorumluları adil bir şekilde yargılanmalıdır.
TOPLUM PSİKOLOJİSİ ÜZERİNE ETKİLERİ
Yangın gibi travmatik olaylar, bireylerde kısa vadede şok ve korku yaratırken, uzun vadede psikolojik etkiler bırakabilir. Özellikle yangına tanık olanlar, travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) gibi sorunlarla karşılaşabilir. Bu tür olayların toplumsal etkisi ise daha geniş çaplıdır:
• Korku Kültürü: İnsanlar, günlük yaşamlarında daha tedbirli ve temkinli davranmaya başlayabilir. Ancak bu, aşırıya kaçarsa “sürekli güvensizlik” duygusuna yol açabilir.
• Dayanışmanın Gücü: Toplumun, kriz anlarında nasıl bir araya geldiğini görmek umut vericidir. Bu dayanışma, bireylerin yalnız olmadığını hissetmesini sağlar.
• Çevresel Duyarlılık: Yangın, sadece bir otelin değil, çevresindeki doğanın da zarar görmesine yol açtı. Bu tür olaylar, insanların çevreye karşı daha duyarlı olmasını teşvik edebilir.
BİRLİKTE DAHA GÜÇLÜ OLABİLİRİZ
Bu yangın bize şunu bir kez daha hatırlattı: Hiçbir felaket, toplumsal dayanışmayı yok edemez. Küllerinden yeniden doğmayı bilen bir toplum olarak, bu olaydan da ders çıkarabiliriz. Daha güçlü güvenlik önlemleri, daha duyarlı bireyler ve daha etkili kurumlar için bu yaşananları bir milat kabul edebiliriz.
Elbette yangının izleri kolayca silinmeyecek. Ancak önemli olan, bu izlerin bizde ne tür bir farkındalık bıraktığıdır. Kartalkaya’da alevlerin içinde kalan vatandaşlarımızın topluma yansıyan görüntüleri, umarız ki daha bilinçli, daha dayanışmacı bir toplumun inşası için önlemler almamızı sağlar. Çünkü biz, ancak birlikte güçlüyüz.