ŞUBAT VE HAYAT
.

BORA KAŞLI
-ZAMANIN hızına yetişmek her geçen gün daha da zorlaşıyor. Daha yeni yılbaşını kutlamıştık, şimdi ise Şubat ayının sonuna geldik bile. Bir bakmışız, ilkbahar kapıda, sonra yaz, ardından sonbahar… Zaman akıp giderken biz ne kadar farkındayız?
Şubat, yılın en kısa ayı. Belki de bu yüzden zamanın hızını en çok bu ayda hissediyoruz. 28 ya da 29 gün içinde birçok şey olup bitiyor, ama biz daha ne olduğunu anlayamadan Mart ayına geçiyoruz. Hayat da böyle değil mi? Çocukluk, gençlik, yetişkinlik derken bir bakıyoruz ki yıllar geride kalmış.
Eskiden zaman daha yavaş mı geçiyordu, yoksa biz mi şimdi daha hızlı tüketiyoruz? Günümüz dünyasında her şey hız üzerine kurulu. Bilgiye anında ulaşıyoruz, mesajlarımız saniyeler içinde iletiliyor, gündem sürekli değişiyor. Ama belki de bu hızın içinde, bir an durup nefes almak, Şubat’ın kısalığını ve hayatın hızını fark etmek gerekiyor. Ülkemiz için yoğun geçen Şubat ayının özeti: Şubat 2025, Türkiye’de hem üzücü olaylara hem de önemli gelişmelere sahne oldu. Bolu Kartalkaya’daki otel yangını ve Ankara’daki sahte içki kaynaklı ölümler ülkeyi derinden sarsarken, İstanbul Üsküdar’daki toprak kayması da endişe yarattı. TÜSİAD başkanlarının gözaltına alınması siyasi gündemi hareketlendirirken, zevk vermeyen Galatasaray Fenerbahçe derbisi ve Türkiye Basketbol Kupası ve Kadınlar Futbol Kupası gibi sportif etkinlikler dikkat çekti. Ankara’da doğal gaz zehirlenmesi ve bir EGO otobüsünde yaşanan saldırı, güvenlik ve altyapı konularını gündeme taşıdı. Ramazan ayına yaklaşılırken belediyelerin iftar hazırlıkları başladı ve ülke genelinde ekonomik, sosyal ve kültürel gelişmeler hız kesmeden devam etti.
Hayatı biraz daha yavaş yaşamak mümkün mü? Belki bir sabah kahvemizi aceleyle içmek yerine tadını çıkararak içmek, bir dostumuzla sohbet ederken sadece konuşulanlara odaklanmak, yürürken etrafımızdaki detayları fark etmek… Küçük ama anlamlı farkındalıklar yaratabiliriz.
Şubat hızla bitiyor, hayat da öyle. Ama biz, o hızın içinde kendimize birkaç anlık durak yaratabilirsek, belki de zamanın akışına kapılmak yerine onunla uyum içinde hareket etmeyi başarabiliriz.