ÇOCUKLAR ÖLDÜRÜLMESİN, ŞEKER DE YİYEBİLSİNLER: SAVAŞLAR SON BULSUN
.
BORA KAŞLI
-SAVAŞLAR, insanlık tarihinin en büyük trajedilerinden biri olmuştur. Ancak bu trajedilerin en acımasız boyutu, masum çocukların savaşın ortasında kalmasıdır. Bir çocuğun en temel hakkı, sevgi dolu bir ortamda büyümek, güvenlik içinde yaşamak ve oyunlar oynayarak, şeker yiyerek mutlu olmaktır. Ancak savaş, bu hakları çocukların elinden almakta, onları travma ve acı dolu bir dünyaya sürüklemektedir.
1. Çocukların Masumiyeti ve Savaşın Acımasızlığı
Çocuklar, dünyanın en masum varlıklarıdır. Onların dünyasında savaşlar, bombalar ve silahlar değil, oyunlar, kahkahalar ve hayaller vardır. Ancak, savaşların acımasız gerçekliği çocukları sadece hedef haline getirmekle kalmaz, onların geleceğini de karartır. Çocuklar, savaş ortamında açlık, yoksulluk, hastalık ve ölümle yüz yüze gelirken, savaşla şekillenen bir hayatı yaşamaya zorlanırlar.
Birçok çatışma bölgesinde çocuklar sadece fiziksel yaralar almıyor; aynı zamanda psikolojik olarak da büyük zararlar görüyorlar. Savaş, çocukların eğitimini, sosyal ilişkilerini ve psikolojik gelişimlerini derinden etkiliyor. Çatışmalar sırasında evleri, okulları, aileleri ve arkadaşları ellerinden alınan çocuklar, bir daha aynı güveni ve huzuru bulamayabilirler.
2. Barış Dolu Bir Gelecek ve Oyun Oynayan Şeker Yiyen Dünya Çocukları Hayali
Bir çocuğun en doğal haklarından biri, bir parça şekerle mutlu olabilmektir. Şeker, çocukluk dünyasında basit ama önemli bir semboldür: Masumiyet, neşe ve saf bir mutluluk. Ancak savaş bölgelerinde yaşayan çocuklar için bu basit zevk bile çoğu zaman ulaşılamaz hale gelir. Savaşın getirdiği yoksulluk, açlık ve hastalıklar, bir çocuğun masumane dünyasında bile yer bulamayan acılar yaratır.
Bombaların, kurşunların ve yıkımın ortasında yaşayan çocuklar, ne oyun oynayabilir ne de bir şekerin tadını çıkarabilir. Çünkü savaş onlara sadece hayatta kalma mücadelesi vermeyi öğretir. Oysa ki çocukların şeker yiyebileceği, güvenle oyun oynayabileceği bir dünya inşa etmek bizim elimizde.
3. Tüm Savaşların Son Bulmasının Gerekliliği
Savaşlar, yetişkinlerin hatalarının bedelini masumlara ödettiği en büyük insanlık suçlarından biridir. Tarih boyunca görülen savaşlar, daha çok güç ve toprak kazanma hırsıyla başlasa da, en büyük bedeli hep siviller, özellikle de çocuklar ödemiştir. Bir savaşın ne kadar haklı sebeplerle başladığı öne sürülse de, sonuç her zaman masumların canı pahasına alınır.
Çocuklar savaş istemezler. Onlar, savaşsız bir dünyada büyümeyi, oyun oynamayı ve öğrenmeyi hak ederler. Ancak savaşın yıkıcılığı, çocukların geleceğini ellerinden alır. Bugün savaş bölgelerinde yaşayan çocuklar, yarının yetişkinleri olacaklar. Eğer çocukluklarında barış, sevgi ve güven içinde büyümezlerse, bu çocukların yetişkinliklerinde nasıl bir dünya kuracakları büyük bir soru işareti olarak karşımızda durmaktadır.
4. Barış İçin Yapılacaklar: Çocuklar İçin Bir Dünya
Savaşların sona erdirilmesi, sadece devletler arası anlaşmalarla değil, aynı zamanda toplumların, bireylerin ve uluslararası kuruluşların ortak çabalarıyla mümkündür. Barışın tesis edilmesi, çocuklar için güvenli bir gelecek yaratmak adına en önemli adımdır. Çocukların öldürülmediği, aksine şeker yiyebildikleri bir dünyayı inşa etmek hepimizin sorumluluğudur.
Birleşmiş Milletler, UNICEF ve diğer uluslararası kuruluşlar, savaş mağduru çocuklar için çeşitli yardım programları düzenlemektedir. Bu programlar, savaşın yarattığı fiziksel ve psikolojik yaraları sarmayı amaçlasa da, en temel çözüm savaşların tamamen son bulmasıdır. Eğitim, sağlık, oyun ve sosyal gelişim hakları, çocukların sağlıklı bir birey olarak yetişebilmesi için vazgeçilmezdir.
5. Barışa Yatırım, Geleceğe Yatırım
Dünya, savaşın neden olduğu acılardan ve yıkımlardan çok çekmiştir. Ancak bu acıların en masum kurbanları, her zaman çocuklar olmuştur. Çocukların öldürülmediği, şeker yiyebildikleri bir dünya hayali, sadece bir ütopya değil, insanlığın ortak hedefi olmalıdır. Çünkü barışa yapılan her yatırım, aslında geleceğe yapılan bir yatırımdır. Biraz da Nazım Ustaya kulak verelim:
Saçlarım tutuştu önce, gözlerim yandı kavruldu.
Bir avuç kül oluverdim, külüm havaya savruldu.
Benim sizden kendim için hiçbir şey istediğim yok.
Şeker bile yiyemez ki kağıt gibi yanan çocuk.
Çalıyorum kapınızı, teyze, amca, bir imza ver.
Çocuklar öldürülmesin şeker de yiyebilsinler.
Çocukların güven içinde büyüyebildiği, oyunlar oynayabildiği, okullarında özgürce öğrenebildiği bir dünya inşa etmek, sadece siyasi liderlerin değil, her bireyin sorumluluğudur. Barış dolu bir dünya, çocukların şeker yiyebildiği, neşeyle gülebildiği bir dünya demektir. Savaşların son bulduğu bir dünya ise, insanlığın gerçek anlamda kazandığı bir dünya olacaktır.