SEÇİM VE MOR ÜZÜMLER
“Antalya’nın mor üzümü/Severler boyu uzunu” diye başlayan türküyü bilmeyenimiz yoktur. Ama ne mor üzüm kaldı ne de mor üzüm yetiştirecek toprak. Her şeyi ve her yeri doymaz iştahlarımıza kurban ettik. Ve siz değerli belediye başkan adayları “mor üzüm” içi
ZEYYAT ŞAHİN
-“Mor üzüm”ü korumak için mi, mor üzüm bağlarına insanın ruhunu karartan ama utançtan kimsenin yüzünü morartmayan binalar dikmek için mi geliyorsunuz? Mor üzümler ve bu türkü hayatımızı terk ederse boşluğunu neyle dolduracağız?
Türkünün devamı yine malumunuz: “Antalya’nın kuyuları/Çayır çimen kıyıları”. Kuyularımız çoktan kurudu ve kıyılarımız hayli zamandır işgal altında. Sevgili adaylar! Kıyılarımızı ve kuyularımızı bize geri verecek misiniz? Yani hiç aklınızdan geçti mi bu? Kuyuları kurumuş, kıyıları işgal edilmiş bir Antalya kâbusu hiç uykularınızı böldü mü? Yoksa “Kıyıdan kuyudan bana ne, ben hesabıma yazılacak oya bakarım” mı diyorsunuz? Eğer öyle diyorsanız çocuklarımız bir türküden mahrum ve kıyılara hasret bir hayat sürmeye devam edecekler demektir.
Sevgili adaylar! Ben türkülere tutkunum ve türküleri sevmeyenlerin Türk insanını da sevmeyeceğini düşünürüm hep. Sizlerse türküleri sadece sevmekle değil onları ve onlara kaynaklık eden hayatı korumakla da mükellefsiniz. Eski Türkçede belediye “ŞEHREMANETİ”ydi. Evet, şehir size emanet, hem de her şeyiyle.
Şehrimizi emanet edeceğimiz kişilerin emanete sahip çıkacaklarından emin olmak istiyoruz. Kıyımıza, kuyumuza, köyümüze, türkümüze tutkuyla bağlı ve onu korumaya azimli olmalarını istiyoruz.
ANTALYA’NIN MOR ÜZÜMÜ YOK OLUP BİR DE ÇUBUK BELİ YOL VERMEZ OLURSA BİR DAHAKİ SEÇİME YÖNETECEK BİR ŞEHİR BULAMAYABİLİRSİNİZ! HİÇ DÜŞÜNDÜNÜZ MÜ BUNU?