DİL YARASI
.
ZEYYAT ŞAHİN
-DİL iledir hanelerin güzelliği ve dildedir güzelliklerin bütün sırrı. Dilimizin güzelliğince güzelizdir ve dilimizin güzelliğince güvenliyizdir insanlar nezdinde. Yüzümüze bakanlar dilimize kulak kesilirler hep. Dilimiz fenalıklar terennüm ediyorsa yüzümüze bakacak kimsecikler kalmaz çevremizde.
Ve çektiğimiz dilimiz belasıdır ömrümüzce. Ya söyleyemediklerimizdir hüznümüze ve yalnızlığımıza sebep ya da düşünmeden söyleyiverdiklerimiz. Ah vah etmek boşunadır. Söylenenler geri alınamaz ve iz bırakır deyip incittiği yüreklerde. Bizi sevindiren mutluluktan uçuran onca söz aklımızdan uçup gider de inciten sözler otağ kurar zihnimize. Hele bu söz dost birinden çıkmışsa külliyen kalıcıdır ve olmadık zamanlarda aklımıza düşer.
Dil, Farsçada “Gönül” demektir.Yani dil ile gönül arasında dehşetli bir ilişki var. Dil gönüldekileri terennüm eder, zaten bu yüzdendir sözlerimizin gönüller kırması ya da yepyeni gönüller kurması. Ve Yunus Emre’nin:
Söz ola kese savaşı
Söz ola kestire başı
Söz ola ağulu aşı
Yağ ile bal eyleye
deyişi de bundandır. Dilimizden dökülen sözler ya zehreder karşımızdakine hayatı ya da zevk iklimlerinde yolculuğa çıkarır duyanları.
Ve el yarası çıkar da dil yarası çıkmaz. Çünkü dil yarası gönül yarasıdır. Ne gönlümüzü kıranları unuturuz ne de gönlünü kırdıklarımızca unutuluruz. Oysa hep güzellikleri hatırlamak ve güzelliklerle hatırlanmak isteriz. Sözlerin sıcaklığında olmak, sözün sıcaklığıyla gönüller yapmaktır muradımız. Gel gör ki “Dilimizi eşek arısı soksun.” demek zorunda kaldığımız anlar bırakmaz peşimizi. Ve işte bu anlar fenadır; çünkü kırdığımız gönül aklımıza geldikçe içimiz sızlar yani dil yarası iki uçludur: Söyleyeni de dinleyeni de acıtır fena sözler.
“Eline, beline, diline hakim ol.” diyen Anadolu erenleri ne kadar da haklıdır. Bu aslında kendimize hakim olmak insanlığımıza sahip olmaktır.
Velhasılıkelam, dil yarası gönül yarasıdır.